SUSUZLUĞA DÛÇÂRIZ,
YEMYEŞİL COĞRAFYADA!
Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm
-AKROSTİŞ-
Mevsimler gelip geçiyor, akıp gidiyor zaman
Eriyor hayâtımız, biz farkında olmadan
Rûhumuz kanatlanmış, uçuyor sonsuzluğa
Yemyeşil coğrafyada dûçârız susuzluğa
Elleri, gönülleri pâklayan sebiller nerde?
Muhabbet çağıltısı, duâlı diller nerde?
Ağacımız nerede, nerede çınarımız?
YâRabb! Lûtfet, çağlasın yine pınarlarımız!
Derdimiz çok; devâya iltifat yok, ne yazık!
Ipıssız diyârlar için, heybemizde yok azık!
Ne yapsak, sonucu dert; hani, nerede devâ?!
Nûrdan kaçarsak böyle, nâra götürür hevâ!
O gün unutulmamalı, yaşanırken her gün
Kurtarmaz makam-mevkî; ne para ve ne de ün!
Tâat kılmak düşer bize; biz kuluz, kulluk şânımız
Aydın yolun yolcusuyuz; hakîkâttir cânânımız!...
06.02.1994
Sevgili öğrencim;
Baş harflerini sıraladığınızda adınıza yazıldığını rahatlıkla göreceğiniz
Akrostişi beğenmiş olacağınızı umarım.
Bugün buradan sizi hayâta uğurlarken, çok şeyler söylemek istiyoruz.
Mısrâlara, haddinden fazla yük bindirmeye çalışıyoruz, tâbiri câizse!
Kelimeler boğazımızda düğümleniyor.
Ancak, bu okulda, yedi yıl boyunca kazandıklarınızı
hayâtınıza uygulama gayretinde olduğunuz sürece,
Allâh daha fazlasını size lûtfedecek ve ömrünüzü bereketlendirecektir.
Yeter ki niyetimiz hâlis, gayretimiz samîmî olsun.
Yine de, çok beğendiğim ve anlamlı bulduğum cinaslı bir dörtlüğü
nasipsizlere karşı bir îzâh ve de îkâz,
ayrıca intibâha vesîle olabileceği ümîdiyle
hâtıra demetine ekliyorum.
Onu da umarım beğenirsin:
DİN
“Uymayın!” der, din size;
Uyarsınız, dinsiz’e!
Ne îcâd ettiniz de,
Mânî oldu din size?!...
Abdullâh GÜLCEMÂL
Sözlerimi bağlarken,
Değerli Öğrencim Meryem AYDIN’a
Hakîkât aydınlığı üzere
Sevdikleriyle birlikte, sevinç ve coşkuyla yaşayacağı
Bereketli yıllar
Hayırlı, uzun ömürler
Ebedî saâdetler diliyor,
Hepinizin yolu ve bahtı açık olsun;
Allâh’a (cc) emânet olunuz diyorum…
Es’Selâmü aleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…
Öğretmenin;Nûri KAHRAMAN
Meslek Dersleri Öğretmeni
SEN DEĞİLSEN, KİM BU KAHRAMAN?!
Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm
01 Hazîran 1994
Sevgili Öğrencim;
İstanbul’un fethinin yıl dönümünün, yurt sathında coşkuyla kutlandığı şu günlerde siz gençlerin hatırlanmaması, sizlere bakınca ümitlerimizin depreşmemesi elde değil. Sizler bizim ümit çiçeklerimizsiniz. Toplumdaki genel yozlaşma sizin konumunuzu daha da bir önemli hâle getiriyor. Fetih önce kâlplerde yeşerir. İnsanları iyilik ve güzelliklere yönlendirmenin en güzel yolu da kendi nefsinde yaşamak sûretiyle örnek olmaktır
Sevgili Şinâsi;
Peygâmberimiz(sav) “İstanbul mutlakâ fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; onu fetheden ordu, ne güzel ordudur!”
Buyurmak sûretiyle ümmetine bir ufuk çizmiş, böylelikle geleceğin Müslümanlarını âdetâ yarışa sokmuştur. Bu bağlamda, 80 yaşındaki Eyyûb El’Ensârî de bu müjdeye mazhar olabilmek, ya da hiç olmazsa bu yolda fedâ-yı nefs edebilmek adına Topkapı surlarına dayanmıştır. Ve burada şehîd olan Peygâmberimiz(SAV) in bayraktarının ve daha nice sahabenin kabri İstanbul’da olup, Eyüp semti adını bu hâtıradan almaktadır. Belki o zaman ve ondan sonra geçen 800 yılı aşkın bir süre ve defâlarca, çeşitli milletlerin yaptığı akınlar arasından fetih bizim milletimize nasîp olmuştur.
Ne mutlu bize; ama bu mazhariyetin üzerimize yüklediği bir mükellefiyetin olduğu da hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalı. Her an bir fetih rûhuyla yaşamalıyız. Her fetih, daha iyiye, daha güzele bir hicrettir. Hayâtımız boyunca dâimâ hep iyiye doğru bir fetih ve hicret duygusuyla hareket etmeliyiz. O zaman hem kendi nefsimizde hem de toplumumuzda iyilik ve güzelliklerin daha da artacağı görülecektir. Hayâtın gâyesi de budur zâten.
Size bu anlamda, hem kendinizin, hem çevrenizin, ilgi alanınızdakilerin
ve hem de ülkemizin iyiliği adına ömür boyu başarılar diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle,
fetih ufkunun yıldızlarından, değerli öğrencimiz Şinâsi PİLE’ye
hayırlı hizmetlerle dolu bereketli ömürler, ebedî saâdetler diliyor
mûtâd olduğu veçhile, bir akrostişle kendisini selâmlıyorum:
-AKROSTİŞ-
Şâd olacağımız günler gelecektir fetihlerle
İnsanlık kendine bir ulvî yol bulacaktır.
Nûrlu geleceğin kahramanı sensin, sen
Adam arama bakıp da sağına soluna!
Sen değilsen kim, kim bu kahraman?
İpe un sermektir başkasını aramak!
Pervâsızlıktır, gamsızlıktır, gâyesizliktir
İyi günler gelecekse, varsa böyle bir dert
Lüzumsuz işlerle uğraşmamalı hiçbir fert
Eğer kurtulacaksa bu millet, bu ümmet
Yiğitler nerede, nerede uluvvü himmet?
Ey Yüce Rabbim, gaflet kesmesin yolumuzu
Sen bize acı, sen bize yardım et
Elimiz-ayağımız tuttukça dînine hizmet ettir
Lâl kalmasın dilimiz; küfre, nifâka karşı
Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, Amerika’da
Mü’minler elele versinler hizmet yolunda
Niçin var olduğunu, yerini bilsin herkes
Oyunda, eğlencede geçmesin bu dünyâ
Koru bizi Rabbim, lâyıkıyla bilmeyi nasîp et
Tâzelensin hep yüreğimiz aşkınla, heyecânla
Allâh’ım, komşu eyle bizi, ol Rasûlü zîşânla…
01 Hazîran 1994
Es’Selâmü aleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…
Güle güle… Yolun açık olsun… Allâh(cc)a emânet ol…
Öğretmenin; Nûri KAHRAMAN
Ordu İmam-Hatip Lisesi
BİR ÇOCUĞUN NÂLESİ…
Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm
Sevgili öğrencim; 22 Mayıs 1994
Defterinizden bir yer ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Allâh(cc) râzı olsun. Zül’Celâl Hazretleri, râzı olacağı bir hayâtı yaşamaya sizleri hidâyet ve muvaffak eylesin. Bu anlamda, Yüce Rabbimizin bu okulu bizlere nasîp etmesi başlıbaşına bir lütuftur.
Nitekim, Peygâmberimiz(SAV);
“AllâhüTeâlâ, bir kul hakkında hayır murad ederse, onu dinde bilgili ve anlayışlı kılar.” buyurmaktadır. Dolayısıyla, bu irfan yuvasına gelmemize vesîle olan anne-babalarımız ya da büyüklerimize de ne kadar teşekkür etsek, minnet duysak azdır. Rabbim cümlesini sevdikleri arasına katsın. Âmin…
Ancak, bu iş kesinlikle burada bitmemeli. Diploma, bu anlamda en büyük yalancıdır. Aslında her diploma, daha yüksek bir okulun başlangıcıdır. Eğer öyle olmasaydı, gelmiş geçmiş âlim ve mezhep imamlarının en büyüğü İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe efendimiz;
“Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı başım arşa değerdi!”
buyururlar mıydı? İnsan okudukça, öğrendikçe cehâleti ve hayreti daha da artıyor âdetâ.
Batılı düşünür FLAUBERT de;
“Öğrenmek için değil, yaşamak için okuyorum!”
derken, okumanın okulla sınırlı olmayıp, hayâtın esâsı olduğunu vurgulamaya çalışıyor.
Zâten dînimiz de “OKU” emriyle başlamıyor mu? Peygâmberimiz(SAV);
“Beşikten mezara kadar ilmi talep ediniz!” buyurmuyor mu?
Bunları hep okuduk, öğrendik, duyageldik. Şimdi uygulama zamânı. Kaldı ki sizler bir ana olarak toplumun, tüm insanlığın anasısınız. Ana dili var da baba dili yok. Bu çok mânidar bir olgu, eğer düşünülürse. Dolayısıyla, toplumun dili, dîni, kültürü, ahlâk ve terbiyesi sizin ellerinizde şekilleniyor. Sizlerin bilgisi, görgüsü, hareketleri çok çok önemli.
Her neyse. Sözü daha çok uzatmadan, Değerli Öğrencimiz Candeğer KAYA’yı da bereketli yıllar; hayırlı, uzun ömürler dileğiyle takdim edeceğimiz bir hâtıra akrostişle uğurluyoruz:
-AKROSTİŞ-
Cân olan sever içten, elbet cânânı vardır
Aşkı için can değer; ahd ü peymânı vardır
Ne yapsa, ne eylese, nere gitse; sevgili!
Derdiyle hoş olduğu, kâlb-i nâlânı vardır!
El çekse bir lâhzacık, o yâri tefekkürden
Ğurbet ellere düşer; çeşm-i giryânı vardır
Ezim ezim ezilir, âhıyla bir mazlûmun
Râzı olmaz hiç zûlme, sızlar vicdânı vardır
En ulvî gâyelere hasreder evkâtini
Ebâbiller misâli, gadre isyânı vardır
Bir çocuğun nâlesi deler geçer kâlbini
En nâdîde hislerle yüklü iz’ânı vardır
Dağları deldirecek, Ferhat misâli aşkı
Îman için verecek binlerle cânı vardır
Saraybosna deyince sînesi kor kesilir
Alınır intikâmı; günü, zamânı vardır
Âsûde olamazlar; dertten, kederden, gâmdan
Dertlerle dertlenecek ilmi, irfânı vardır
Elbette, hep berâber gülerse güler yüzler
Teâlâ Rabbimizin lûtf u ihsânı vardır
Liyâkat kesbedince kurtuluş nasîp olur
Erilen her zaferin bir kahramânı vardır
Rabbim aşkına erdir, bırakma bizi bize
-----Ki, sensiz yaşamanın tümden ziyânı vardır!...
24 Mayıs 1994
Değerli Öğrencim.
Sizleri buradan hayâta uğurlarken yolunuz ve bahtınız açık olsun diyor, yakınlarınla birlikte güzel günler, sonsuz saâdetler diliyoruz. Allâh’a emânet olunuz.
Es’SelâmüAleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…
Öğretmenin;Nûri KAHRAMAN
Ordu İmam-Hatip Lisesi
DOST DEĞİLDİR, DERTLENMEYEN…
Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm
Sevgili Öğrencim;
Hâtıra defterinizden ayırdığınız sayfa için teşekkür ederim. Herkes ilgi ve iltifattan hoşlanır. Bu hayâtın bir gerçeğidir. Tevazûun da bir gereğidir, insanlarla ilgilenmek. Tebliğ ve irşâdın da, hattâ Müslümanlığın da olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla biz nasıl hoşlanıyorsak, bizim dışımızdaki insanlar da ilgiden, tebessümden, selâmdan hoşlanacaklardır. Bu yuvadan aldıklarımızı eğer çevremize ulaştırmak istiyorsak, insanlarla ilgilenmek, onlara giden bir yol bulmak durumundayız.
Müslüman çevresine ilgisiz, dertlerine duyarsız olamaz. Kardeşlerimizin dirisi, ölüsü, hastası, her türlüsüyle ilgilenmek durumundayız. Hepimiz birbirlerimizle ilgili olarak imtihandayız. Nitekim, Buhârî ve Müslim’de yer alan, Berâ bin Âzib’in rivâyet ettiği bir hadiste Peygâmberimiz (SAV) şöyle buyuruyorlar:
“Allâh Rasûlü bize 7 şeyi yerine getirmeyi emir buyurdu:
- Hastayı ziyâret etmeyi
- Cenâzeleri kabre kadar yolcu etmeyi(teşyî’)
- Aksıran kimseye; yerhamükellâh(Allâh sana rahmet etsin) demeyi
- Zayıf ve güçsüzlere yardım etmeyi
- Zulme uğrayana el uzatıp mağdûriyetini gidermeyi
- Selâmı (verip almayı) yaygınlaştırmayı
- Yemin eden kimsenin yeminini yerine getirmesini…”
(1001 HADİS, Mehmet DİKMEN, CİHAN YAYINLARI)
Şimdi sıra, âdet hâline getirdiğimiz hâtıra şiire geldi.
Değerli Öğrencim Hatîce AKGÜN’e hayırlı, uzun ömürler, bereketli başarılar dileğiyle takdim ediyorum…
-AKROSTİŞ-
Heyhât, geçiyor günler; istesek de, istemesek de!
Akıp gidiyor zaman; değerini bilsek de, bilmesek de!
Tefekkür, en büyük derinlik; özge bir güzelliktir.
Îman, en büyük zenginlik; en büyük özelliktir!
Cenâb-ı Hakk’ın lûtfu çoktur, elbet; anlayana
Erişemez niceleri; kıvranır da yana yana!
Anadolu’m, güzel yurdum; ey sen yiğitler diyârı!
Kahramanların taptâze, yaşar hâtıraları!
Geçit vermemişsin küfre, yine de vermeyeceksin
Ülkelerin odağında, sen en düğümlü gerçeksin!
Nesillerin yetişiyor, yetişecek çârelere;
Erişecek kolları, tüm mazlûm, tüm bîçârelere!
Elinde tevhîd sancağı, gönlünde aşkı dâvânın
Bir gün nurlanacak ufku, karartılmış şu dünyânın!
Elbette değil boşuna, taşımak bağırda koru.
Dünyâ yaşayacak, yakın; “başarılmaz!” denen zoru!
Îmânımız rehberimiz, Rasûlûllâh önderimiz;
Saygıda kusur etmezsek, güzel olur defterimiz!
Allâh nasîp etti bize, yolların en güzelini
Âh’a, vâh’a düşenlere, uzatacaksın elini!
Dost değildir dertlenmeyen, dostlarının derdiyle;
En büyük dâvâ ümmet olmak; toplumuyla, ferdiyle…
Tâlihimiz yüzümüze ancak böyle gülecektir
Leyl ü nehâr gidilirse, vuslat günü gelecektir!
Eriştir Ey Yüce Rabbim, bizleri sonsuz nîmete!
Rasûlünle girelim, berâber şol Cennet’e…
02.05.1994
Değerli öğrencim;
Bu duygu ve düşüncelerle sizleri hayâta uğurlarken,
Ömrünüzün güzelliklerle taçlanmasını diliyor,
Yüce Rabbimizin hepimizi iyilerle karşılaştırması niyâzıyle,
Yolun ve bahtın açık olsun diyor,
Selâm, sevgi ve sonsuz mutluluk temennîlerimi sunuyorum.
Allâh’a emânet olunuz…
Es’Selâmü Aleyküm…
Öğretmeniniz, Nûri KAHRAMAN
Ordu İmam-Hatip Lisesi
SEVGİNİN DİLİ KONUŞUR BAYRAMLARDA
Es’selâmü Aleyküm ve Rahmetullâh
Değerli kızım;
Ramazan Bayramı (1425 h.) tebriğini aldım.
Teşekkür ederim.
Yüce Rabbim de sizleri sevindirsin ve
nice bayramları sevdiklerinle berâber
hep birlikte coşku, muhabbet
mutluluk, sıhhat ve âfiyetle yaşamayı
nasîp eylesin…
Bilmukâbele,
ben de sizlerin bayramını tebrik ediyor
Tüm İslâm âlemi olarak
Zengini-fakiri
Siyahı-beyazı
Kuzeylisi-güneylisiyle berâber
Hep birlikte
Sevinç ve coşkuyla kutlayacağımız
Gerçek bayramları yaşamayı
Bizlere nasîp etmesini
Yüce Mevlâdan niyâz ile
Selâm ve sevgilerimi sunuyorum.
Bu vesîleyle,
Sümeyye Beyzânur Kızımızı,
âdetimiz olduğu veçhile
sonsuz mutluluklar dileğiyle,
isminin baş harflerine endeksli olarak yazılacak
bir hâtıra şiirle selâmlıyorum:
- AKROSTİŞ -
Sevginin dili konuşur bayramlarda
Ümitler yeşerir yorgun kâlplerde
Merhabâ insanlar, merhabâ yeniden
Elele verelim bir dahâ yeniden
Yollara düşelim… yollara yeniden
Yüreklerimizi açalım, tüm kullara yeniden
Elele vereceğimiz kardeşlerimiz var
Birlikte göreceğimiz işlerimiz var
Ellerimizi açalım Yüce Dergâha
Yalvaralım gönülden Yüce Allâh’a
Zâlimler dünyâda at oynatmasın
Annelerle, çocukları hep ağlatmasın
Nineler, gözyaşını gözyaşına katmasın
Umut sahtekârları artık bizleri aldatmasın
Rabbim! Îman kardeşliği, dostluk ver bize!
Elçinin yolunda, mestlik ver bize!
Rızâna ermeyi kastlık ver bize!
Günâhlardan uzaklaştır, güldür hep yüzümüzü
Ümitsiz bırakma, açık eyle gözümüzü
Nerde kardeşimiz varsa sevdir bizlere
Ermek için menzile, derman ver dizlere
Sevsin birbirlerini, kaynaşsın Müslümanlar
Eskiden olduğu gibi, hani bir zamanlar!
Lûtfet coğrafyamıza gerçek bayramları, yeniden
Ağız tadıyla seyredelim hilâli, akşamları yeniden
Mırıldanalım mutlu makamları yeniden!...
17.11.2004 Ordu İHL
Yolun ve bahtın açık olsun…
Rabbimiz hep iyilerle karşılaştırsın.
Allâh’a emânet ol, ves’selâm…
Öğretmenin: Nûri KAHRAMAN
Ordu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni
ÜMİT ÇİÇEKLERİYİZ; TEBRİKLERDE AÇAN…
BİSMİLLÂHİR’RAHMÂNİR’RAHÎM
Kübrânur Kızımıza
Sonsuz başarı ve mutluluklar dileğiyle…
- AKROSTİŞ -
Es’selâmü Aleyküm ve Rahmetullâh
Kimler geldi, kimler geçti; bizler de geldik, geçiyoruz bu köprüden
Ümit çiçekleriyiz, baharı hapsedilmiş diyârlarda açılan
Bizim omuzlarımızda emâneti gül kokularının
Rabbimiz, Rasûlünün bahçelerini bağışladı bizlere
Attığımız adımlarda hep o gül yüzün ışıltısı
Nerden geldik, niçin geldik; biliyoruz elhamdülillâh
Uzak değil; yanımızda, hattâ içimizde; bize bizden yakın
Rabbimiz bizlere şahdamarımızdan yakın
Kimin dostluğu daha güzel olabilir; kim O’ndan daha güzel koruyabilir?
Ağaçlara yaprağı, gönüllere sevmeyi kim verebilir O’ndan başka?
Hidâyet O’ndan, inâyet O’ndan, tüm güzellikler O’ndan
Rabbim, Güzel Rabbim; ayırma n’olursun bizi yolundan!
Acı bizlere, sevdiklerimize; ümmete, tüm inananlara
Mazlûm kardeşlerimize Filistin’de, Fellûce’de, Çeçenistan’da
Artık son bulsun çilesi bebelerin, ninelerin, dedelerimizin!
Ne gün düşecek topraklarımıza bereketi kâlplerimizin?
Ağlayanlarla ağlayamadıkça gülemezmiş yüzler
Sessiz sessiz, sevgiyi anlatır; yaş döken gözler
“Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak!”
Lâkin bu, aradan sevgisizliği kaldırmakla olur ancak!
Allâh’ım! Lûtfettiğin güzelliklerin değerini bilerek yaşat bizi
Muhammed’e (sav) komşu olacaklar arasına kat bizi!...
17.11.2004 06.oo Pamukkent
Çok Kıymetli kızımız Kübrânur;
Tebriğini aldım. Çok teşekkür ederim.
Şimdi mektup yazma, tebrik gönderme âdetleri kalmadı.
Artık her şey sanal âlem üzerinden seyrediyor.
O da havaya uçup gidiyor. Geriye ne iz kalıyor, ne eser.
Ne kompozisyon, ne çizgi, ne de bir dokunuş.
Eskiden tebrik kartları olurdu.
Doldururdu kitapçıların, hattâ bakkalların önünü.
Renk renk çiçekler gibi açarlardı bayramlarda.
Sokak ve caddelere çeşni katarlardı.
Yeni kartları şöyle bir gözden geçirirdiniz.
Türlü türlü manzara ve desenler arasında dolaşırdınız.
Sürpriz tebrikler gönderirdiniz sevdiklerinize hasret kokulu.
En güzelinden, en sıcak ve sanatkârâne olanlarından.
Siz de beklerdiniz aynı şekilde gözleriniz postada.
Uzun süre saklardınız bu kartları.
Kitaplarınızın arasında dolaşırdı.
Alır alır bakardınız. Dokunurdunuz. Koklardınız.
Manzaralarına, desenlerine dalar giderdiniz.
Hepsi gitti, hepsi. Tüm orijinâllik ve sıcaklıklarıyla.
Tüm özlem ve sevinçleriyle. Her şey cepte şimdi!
Cepte olduğu için de kolay harcanıyor herhâlde!
Her neyse, bizi o güzel günlere götüren,
bu orijinâl davranışından dolayı sana ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu arada, unutmadan, ben de senin bayramını tebrik ediyor,
Sevdiklerinle birlikte,
Daha nice güzel bayramlara erişmen dileğiyle
Selâm ve sevgiler sunuyorum.
Ev ahâlisine de ayrıca saygılarımı gönderiyorum.
Yolun ve bahtın açık olsun. Allâh’a emânet ol.
Yüce Rabbim yardımlarını esirgemesin.
Duâdan unutulmamak dileğiyle…
Nûri KAHRAMAN
Ordu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni
HERŞEYE RAĞMEN…
Değerli öğrencim; 18. 06. 1998 Ordu İHL
İmam-Hatip nesli ve onun şahsında Müslüman Anadolu halkına yapılan bu akıl almaz, mantık dışı, sevimsiz muâmeleler gelip geçicidir. Bu yapılanlar bir bakıma, bizim ne kadar önemli bir misyonumuzun olduğunun kanıtıdır. Kendimize ve misyonumuza daha çok sâhip çıkmamız gerektiğinin ifâdesidir.
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden
ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun.
Kurtuluşa erenler işte bunlardır.”
Âl-i İmrân Sûresi:104
Biz, bize verilen tebliğ ve irşâd görevini her şeye rağmen yapacağız. Her şeyden önce bir mü’min ve ayrıca bir İmam-Hatipli olarak bizden beklenen bu. Aksi takdirde, hem Hak katında, hem de halk nazarında sorumlu duruma düşeriz. Bakınız kitabımız görevlerimizi nasıl açıklıyor:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler.
İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar.
Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler,
Allâh ve Rasûlüne itaat ederler.
İşte, Allâh’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır.
Şüphesiz Allâh üstün ve güçlüdür; hüküm ve hikmet sâhibidir.”
Tevbe Sûresi,71
Yapılan kötülükler, çektirilen sıkıntılar ne kadar çok olsa ve ne kadar sürse de, en çok kabrin kapısına kadar gider ve orada biter. Mâlum, mümin için aslolan ordan sonrasıdır.
Bu inanç ve azimle dîn ve diyânetimizde sebât edersek zafer bizim olacaktır. Çünkü bir hadîsi şerifte;
Men sabera, zafera= sabreden zafere ulaşır.
buyurulmuştur. Sabır zâten her başarının kimyâsında vardır. Sabırsız hiçbir şey olmaz. Okumak, yazmak, gezmek, ibâdet; her şey sabırla mümkün.
Netîcede hayat bir imtihan. Her imtihan da bizden başarı ister. Bu da sabırla mümkündür. Sabır olmadan hiçbir güzelliğe ulaşmak mümkün değildir
Emel öğrencimizi bu duygu ve düşüncelerle uğurlarken,
hayırlı tüm emellerine ulaşmasını temennî ediyor
ebedî saâdet dileklerimle berâber
kendisini bir akrostiş şiirle selâmlıyorum:
-AKROSTİŞ-
Erken deme hiçbir şeye, yarın çok geç olabilir
Mümkün olan hayrı yapmanın yoluna bak
Elbet tartılır hayır-şer, devran döner, gün gelir
Lâyığınca herkes âkıbetini bulacak
Yalan dünyâya kanıp yılanca davrananlar
Evet evet görecekler, yarın neler olacak!....
Şerlere şer katıyorlar, zulümlere zulüm
İşledikleri sanki yanlarına kalacak!...
Lâkin biz hem îmanlı hem İmam-Hatipliyiz
Bir gün elbet zâlimler saçlarını yolacak!
Allâh’ı tanımayıp dîni hor görenlerin
Şer yükledikleri gemi demir alacak
Ara vermeden aslâ yaptıkları zulümler
Bir azap denizinde gözlerine dolacak!...
Allâh peygâmberini rahmet için gönderdi
Şu zâlimler huzûra hangi yüzle gelecek?!...
Allâh’ını sevenler, sever evrende her şeyi
Rabbi Allâh olan kul merhameti bilecek…
Ipıssız yerde bile ayrılma hakîkâtten
Lâleler, güller gibi ömürler de solacak
Allâh yolundan gidip peygâmberi izlersek
Rabbimizin lûtfuyla her şey güzel olacak!..
18. 06. 1998 Ordu İHL
Büyük Hak âşığı, ahlâk güzeli İbrâhim Edhem hazretlerine atfedilen bir söz var:
“İyilik yap, denize at; balık bilmezse Hâlık(Yaratan) bilir.”
Her şeye rağmen biz iyilikte ısrar edelim. Gerçek kazanç ve kâr buradadır.
Sana, hayırlı, üstün başarılarla dolu bereketli bir ömür diliyorum.
Allâh, hayat boyu hep iyilerle karşılaştırsın.
Yolun ve bahtın açık olsun… Fî emânillâh…
Öğretmenin: Nûri KAHRAMAN