BURALARIN CANIYDI…
24 Nîsan 2015 târihli Hürses Gazetesi’ni açtığımızda iç sayfalarda babamın fotoğrafıyla karşılaştık. Muzaffer GÜNAY Bey’in, Hâfız Osman ALTAŞ merhumun hayâtını anlatan yazı dizisinde babamın da açıklamaları yer allıyordu. Bu bağlamda konulmuş. Karşı komşumuz Sâlih YÜKSEL fotoğrafı görünce;
- Hey gidi Sâlim Amca. Sanki yaşıyor gibi. Dünyâ yalan be hocam; şuraya baksana! Heybetli, dağ gibi bir adamdı. Yürüyüşüyle, duruşuyla karizmatik, ayrıca sıcak kanlı bir insandı.
- Ama, ölüm kötü değil be hocam, güzel şey sonuçta. Hepimiz öleceğiz. Orada çok rahat belki de şimdi. Böyle inanıyoruz. Ama o, çok başkaydı gerçekten. Farklıydı.
- Her şeyden önce, şimdi daha iyi anlaşılıyor ki hakîkâten büyük işadamıydı. Baba adamdı. Bu sokağın, buraların canıydı. Mahalle ağırlığını kaybetti sanki…
şeklinde dile getirdi duygu ve düşüncelerini. Gerçekten öyle; o da zâten böyle diyordu. Biz onun yaptıklarını korumanın mücâdelesindeyiz. Değil yeni bir şey yapmak. Nitekim, dün OSB Câmii’ne cenâzeye gittiğimizde nice insan Câmi derneğindeki çalışma ve gayretleri bağlamında babamın adını zikretti.
İşte, karşıdaki fabrika binâsı onun eseri. Dönüşte Park Apartmanı; yine öyle. Ve Karşıyaka’daki Kahraman Apartmanı. Şimdi hepsi de, hemen kıyısında sâhipsiz, hattâ cansızcasına yatan Ordu’nun biriciği BEDFORD gibi. Ve işte dükkân ve üstteki dâireler. Bir zamanlar Kayadibi’nde 100 dönüm fındık bahçesi. Şimdi, Kireçocağı arazisi vs…
Sevgili babacığım; Yüce Rabbimiz, bu hafta başı idrâk ettiğimiz Üç Aylar ve akşam gönüllerimizi nurlandıran REGÂİP kandilinin mağfiret iklîminden hepimizi hisseyâb eylesin inşâllâh diyor seni sevgi, saygı ve minnetle anıyor, rûhunun şâd, makâmının âlî olması için duâlar ediyoruz…
24 Nîsan 2015
ONA ÇOK GÜVENİRDİK…
Elinde bir poşet fındıkla girdi içeri yine soğuk bir bahar günü. Sâlih kantara koyup, Sâlim de tartarak hesabını yaptı. Çocuklar paranın küsürâtını denkleştirirlerken, zaman zaman, özellikle cumartesileri buradan gelip geçen ve bâzen böyle bize de uğrayan, halim-selim hâliyle karşımızda oturan teyzeye tanışmak adına, hep tebessüm eden, kan ayaklı, mûnis yüzünden aldığımız cesâretle, espriyle başlayıp bir şeyler sordum:
- Teyzeciğim, hayr’ola arasıra uğruyorsun, yine başak mı ettin?!
- Yok oğlum işte. Bir çuval kadar fındık yapıyorum yazın. Amelenin peşinden, harman kenarlarından falan. Bir kenara koyuyorum. Sonra, elden isteyeceğime ihtiyâç oldukça böyle getirip satarak harçlık ediyorum. Aslında 1 tona yakın fındığımız oldu. Çocuklara verdik. Bununla idâre ediyoruz. Bana yetiyor, Allâh’a şükür.
- Sizi ta öteden beri tanıyor, yılardır buralarda görüyoruz ama adınızı bilmiyoruz. Köyünüz neresiydi?
- Yavrum ben Gülyalı’danım. Havaalanına yakın evimiz. Adım da Necmiye. Evet ben hep buraya gelirim. Baban alıştırdı bizi. Ona çok güvenirdik. Kimseyi kırmadığı gibi bizi de hiç kırmazdı. Bu goruk, şu buruk, çürük demez getirdiklerimizi alırdı. Aslâ boş çevirmezdi. Müşterilerini hep idâre ederdi. Bizim o taraftan buraya gelen diğer arkadaşlarım da hep böyle söylüyorlar.
- Evet, öyleydi teyze. Biz pek karışmıyorduk o varken. Onun müşterilerle kendine has, uzun geçmişe dayanan tanışıklık ve âşinâlıklardan kaynaklanan yakın, sıcak bir diyalog şekli vardı. Bizim onu yapma şansımız yok.
- Senin oğlun bu değil mi? O da öyle mâşâllâh, çok iyi çocuk. Gençlerde şimdi böyle çocuklar pek yok.
- Dedesine çekmiş, o da insan canlısı. Allâh selâmet versin, duâdan unutmayın inşâllâh.
- Tabiî, hadi Allâh’a ısmarladık…
- Güle güle teyze, yolun açık olsun.
04.04.2015
- Bir âile gibiydik. Beni burada evinde misâfir de etti. O zamanlar çarşıda evimiz falan yoktu. Köye dönüş için araba da olmazdı belli saatten sonra. Bizi evinde misâfir ederdi. Ey gidi Sâlim Bey. Çok başka adamdı, candan biriydi. 28 Eylül 2015 Cemâl Bayram
BABAMA ŞİİRLER
Babacığım;
Seni hiç,
Böylesine özlememiştim!
Gidişin uzadıkça
Yokluğun daha da yakınlaşıyor…
18 Mart 2014